SELÇUK ÖZYURT

BÖCEK KOROSU

Koro hâlinde, hiç aksatmadan ve hiç susmadan

Sıcak bir yazgecesinde,

Trabzon’un herhangi bir köyünde…

 

Penceren açık uyuyorsan eğer, sana eşlik eden, sanki

daha rahat uyuman için ninniler söyleyenler vardır.

Aralıklarla esrarengiz sesler çıkaran, isimlerini bir türlü

adam akıllı öğrenemediğimiz küçük canlılar koro halindedir.

Koro hâlinde,

hiç aksatmadan ve hiç susmadan

avazı çıktığı kadar sesler çıkarırlar.

***

Onlar olmasa gece, gece olmaktan çıkacak

- Bu sesler zırnık kadar cüssesi olan böceklerin neresinden çıkıyor?

Hiç çözemedim.

Gecenin sessizliğini bozuyor gibi zannedilse de sanki

onlar olmasa gece, gece olmaktan çıkacak.

Böcek sesleri olmasa,

geceler anlamsız kalacak.

O sesler ahenkli, tınılı, toplu müzik koroları gibi. İnsana itici gelen rahatsızlık verici bir müzik türü değil.

 

Böceklerin seslerinde tılsımlı, esrarengiz bir hava

var.

Sert ve kısık kısık bağrışıyorlar. Hiçbiri diğer türün sesine karışmıyor, sırası gelen ötüyor.

Belli ki, nota bilgileri var. Allah tarafından çok özel

yaratılmışlar.

Gündüz

gereksiz yere ses çıkarmıyorlar.

***

Ölçülü ve yerli yerinde ses çıkarıyorlar

Havanın kararmasını bekliyorlar…

Gecenin ürkütücü yalnızlığını, neşelendirmek için uğraşıyorlar. Belki de biri susuyor, diğeri ötüyor. Hepsi aynı

anda ses debilerini zorlayacak durumdalar. Buna rağmen, yine de ölçülü ve yerli yerinde ses çıkarıyorlar.

Zaten usul ve kaidelere göre hareket etmeseler insanın ve diğer canlıların kulak zarlarını patlatacak durumda

olurlardı. Dışarıdan gelen o sesleri çıkaran böcekler hangi

ağacın dalında, hangi çalı çırpının üzerinde kimse merak

edemiyor.

Zaten tespit edecek imkân yok.

Her yer ağaç, her yer çalı çırpı ot.

Gecenin sessizliğini gizemli hale getiren, belki de birbirleriyle haberleşen bu böcek gruplarının hangi sosyal

statüko içinde oldukları böcek bilimcilerin işi.

Zaten profesyonel araştırmacılar

bu işi yapıyor.

***

 

Çocuklar kendi coğrafyalarındaki bitkiyi, böceği, hayvanı tanısalardı

Ben köyümde böcekleri araştıran inceleyen bir insana

rastlamadım.

Belki diğer köylerde,

bölgelerde vardır.

Bizim eğitim sistemimizde o dönemler bölgesel hazırlanmış bir kitap yoktu. Ankara’da üç beş kişinin hazırladığı kitaplar, Türkiye’nin bütün okullarına gönderiliyordu.

Doğu Karadenizli olmayan bir eğitimci bizim oraların coğrafya kitabını hazırlıyordu.

- Keşke bölgesel tarım, bitki, böcek, hayvan çeşitleri

kitabı olsaydı.

Çocuklar kendi coğrafyalarındaki bitkiyi,

böceği, hayvanı tanısalardı.

Neyse bunlar bizi aşar…

Göreceli konular.

***

Ayılar, diğer hayvanlara göre daha statükolu

yaşıyor

Bölgedeki ayıları koruyan dernekler, keşke diğer türleri de koruyabilselerdi. Ayı gözle görünen büyük bir canlı

olduğu için, korunup kollanması daha kolay herhalde.

Ayılar,

daha statükolu yaşıyor.

Bölgemizin baskın türü olan çakallar ayılara göre

ikinci sınıf hayvan türü olmuşlar.

 

Türleri yok olmak üzere.

***

İnsan büyüdükçe, hayat şartları çetrefilli hâle

dönüşüyor

Böceklerin müzik armonileri içinde uyuyan insanlar,

çocuksu duygular içindedir. Bu duygularla zihin saflığıyla

uyanan insanlar, hiç kuşkusuz beyinlerinde daha güzel

düşünceler yaratıyor.

Dolu beyinler, zamanla ağırlaşmış vücutlar, sesleri nasıl algılıyor bilemiyorum. Gizemli sesleri duymak ve o

seslere kafa yoracak zaman ayırmak zor olsa gerek.

Günlük sıkıntılar

ve dertler daha ağır basıyor.

İnsan büyüdükçe, hayat şartları çetrefilli hâle dönüşüyor.

***

Sivrisinekler eskiden daha büyük olurdu!

İnsan, doğanın renklerinden giderek soyutlanıyor.

İnsan yaşadığı çevrenin iklim ve bitki özelliklerinin değişimini fark edemiyor.

50 yıl öncesinin böcekleriyle şimdiki böcek türünün

boyutlarını ayırt edemiyor.

- Bizden daha önceki nesillerin gördüğü böcek türleri

ile bizim gördüklerimiz aynı mı acaba?

 

- Geçen zamanla biyolojik olarak ne gibi evrim geçirmişler?

Eski insanlar, şöyle diyorlar;

- Sivrisinekler eskiden daha büyük olurdu!

- Bu bir tahmin mi?

- Ya da gerçekten sinekler bir evrim geçirip küçüldüler

mi?

- Tarım ilaçları bölgelerde ne gibi böcek türlerini yok

etti?

- Böcekler etrafa yayılan ilaçlardan nasıl etkilendiler?

- Bu kirlenen dünya ile beraber nasıl bir yaşam sürecine girdiler?

- 40 yıl önce dinlediğimiz sesler ile bugünün sesleri

aynı mı?

- Yine aynı böcekler mi ses çıkarıyor?

- Yok olanlar hangileri?

- Yeni türler, böcekler mi gelişti?

Hiçbir şeyden haberimiz yok ya da haber alacağımız

bir kuruluş yok.

- Bizim gecenin köründe duyduğumuz böcek seslerini

çocuklarımız, torunlarımız duyacak mı?

- Avucumun içine aldığım uğur böceğini Ağustos böceğini torunlarımız görebilecek mi?

- Fındık böceklerini korkusuzca ellerine alabilecekler

mi?

***

İstilacı böcekler nereden geldiler?

Bilim adamları bölgede var olan ağaçlara zarar veren

birçok böcek türü belirlemiş.

Bu böcekler,

 

ağaçları kurutacak derecede tehlikeli.

- Zararlı böcek türleri birtakım ilaçlarla yok edilirken,

faydalı böcekler de yok olmakta mı?

- İstilacı böcekler nereden geldiler?

- Yoksa bu böcekler daha önce vardı da biz sonradan

mı öğrendik?

Bilimsel çalışmalar yapan kurumlar, kuruluşlar, işin

hangi akademik boyutundalar…

- Yaptıkları çalışmaları yörede yaşayan insanlara, tarımla uğraşanlara ne kadar aktarabiliyorlar?

- Toplum ne kadar bilgilendiriliyor?

- Gerekli görülen tarım ilaçlarının satılması için birtakım gizli kaynaklı oyunlar mı oynanıyor?

- Zararlı türleri yok edelim derken, güzelim ormanlarımız, ağaçlarımız, bitkiler mi yok ediliyor?

- Devlet bu araştırmacıları denetliyor mu?

- Devletin bakanlıkları, gerçekten bu işin ilmi çalışmaları yapılsın diye güçlü bir destek veriyor mu?

- Köylerde yaşayan insanlara çıkılıp, bu türler zararlıdır

bu türler faydalıdır diye bilgi veriliyor mu?

- Evcil hayvanlar için gösterilen ilgi ve alaka, yaban

hayvanları için gösteriliyor mu?

***

Kim ne etsin yaban hayvanlarını?

Çocukluğumda her hafta köye bir kamyonetle iki görevli veteriner gelirdi. Rahatsız olan büyük hayvanları

kontrol eder tedavi ederdi. İğne vurulurdu hayvanlara.

Köylü bilgilendirilir gerekli ilaç verilirdi.

Yaban hayvanlarının böyle bir şansı yoktu.

 

- Kim ne etsin yaban hayvanlarını?

Onların dünyası,

hep gizemliydi.

İnsanlardan uzak yaşamak, onların en büyük kazancıydı.

- Yeter ki, insanlar onlara zarar vermesin!

Keşke kapanlara basıp ayakları kırılmasaydı,

çakallar postları için öldürülmeseydi,

nesilleri azalmasaydı.

***

Huzur veren minicik bedenler

Böcekler diyordum…

- Konu nereden nereye geldi!

Müzik armonisinin

bin bir çeşidi.

İnsani dinlendiren vızıltılar… Huzur veren minicik

bedenler. Gecenin sessizliğine gizemli ses veren canlılar.

- Ne isimlerini öğrendik, ne de göresimiz geldi.

- Gelen seslerin hangisine ait olduğunu bile öğrenemedik.

Şarkısını dinlediğimiz bir şarkıcı kadar,

değerleri olmadı bizim için.

Her gece seslerini dinlediğimiz bu canlılara ne telif

hakkı ödedik, ne de değer verdik.

Hep

bedava müzik yaptılar bize.

 

- Umarım sonsuza kadar sesleri hiç kesilmez.

Çünkü onların yok oluşu,

insanın yok oluşu demek. 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri