PROF.DR.ŞEMSETTİN DURSUN

DENGEMİZİ SAĞLAYAN UNSUR: UYUM

Varlık dünyamızın denge unsuru demek olan uyum, “Uy” kökünden türetilmiştir. “Uyku” kavramı ile aynı köktendir.

 

Uyku, somut olarak elle tutulmayan, gözle görülmeyen, ağırlığı ve hacmi olmayan, bedenin sükûnetini, uyumunu ve dengesini sağlayan yegâne unsurdur. Acıktığımızda yemek yeriz. Bunun bir ağırlığı ve hacmi vardır. Susadığımızda su içeriz. Bunun da bir ağırlığı ve hacmi vardır. Su ve gıdaya ihtiyaç duyduğumuzda satın alırız. Ancak uyku denen şeye ihtiyaç duyulduğunda, dışarda satın alınması mümkün olmayan hayatın bir parçası ve denge unsuru. Müthiş bir şey bu.

 

Muhammed İkbal, “Uyku küçük ölümdür. Ölüm derin uykudur. Mademki her uykunun bir uyanışı vardır. O halde, derin uyku” demek olan Ölümün de bir uyanışı vardır. O da diriliştir” der. Gerçekten de uyku halinde, dünya realitesiyle bütün ilişkilerimiz kesilir. Uyku halinde birisi gelip bize bir kötülük yapmak isterse, farkında bile olmayız. Adeta yaratıcı, bizlere şu mesajı veriyor: “Her 24 saatte bir sizi öldürüyorum ve diriltiyorum. Bu benim için çok kolaydır. Öte dünyada (Ebedi hayatta) hepinizi diriltmek, bir tek insanı öldürüp diriltmek gibidir.”

Bireyin kendisiyle, çevresiyle, doğayla, evrenle, varlık dünyasının tüm öğeleriyle uyumlu olması, hayatına katma değer katar.

Varlık dünyamızda irade ve bilinç sahibi olmayan tüm varlıklar, yaratıcının evrendeki “Doğa Yasaları” dediğimiz, “Sünnetullah”a tabi olarak uyum içinde varlıklarını sürdürürler.

 

Yeryüzü, bu kozmik yasalara bağlıdır. Bu yasalar, evrendeki uyumu sağlar. Aksi halde, bize ev sahipliğini yapan dünyamız, insanoğlunu barındırmaktan yoksun kalır.

Evrendeki zerreden kürreye, Atomdan Güneş Sistemine, Mikro Âlemden Makro Aleme her bir yörüngeli varlık, Merkezcil-Kuvvet ile Merkez-Kaç kuvvet arasında tam bir uyum içinde hareket eder. Merkezcil-Kuvvet ya da Merkez-Kaç kuvvet, biri yekdiğerinin aleyhine ağırlık uygularsa, uyum bozulur ve işte o zaman bütün bir evren herc-ü merc olur.

Varlığın bilincinde olanlar, bütün içindeki yerini-değerini- haddini ve bunlar arasındaki koordinasyon demek olan uyumu bilirler.

Uyumlu olanlar, olumlu olanlardır. Farklılıkları, zenginlik bilirler. Farklı parçaların, bütünü oluşturduğunu bilirler. Uyum, bu farklı parçaların bir kompozisyonu demek olan bütün içindeki yerin bilincinde ve sorumluluğunda olmaktır.

 

Uyumlu olanlar, Biz-Merkezci düşünürler. Toplumla bütünleşmişlerdir. Bireysel yararlarını, toplumsal yararla birlikte düşünürler.

Uyumsuz olanlar, olumsuz olanlardır. Farklılıklara tahammül etmezler. Bencildirler. Ben-Merkezci düşünürler. Bunlar için esas olan bireysel yarardır. “Toplumsal yarar” kavramı gündemlerinde yoktur. Atılan her adımın kendilerine nasıl bir çıkar sağladığını hesaplarlar. Bu anlamda toplumla bir uyumsuzluk olduğu açıktır.

Uyumluluk canlılık ve dinamizm iken uyumsuzluk, kaos ve ölümdür.

Uyum, Hayattır. Uyumsuzluk, memattır (Ölümdür). Zira Denizde suyla uyum içinde yaşayan balık karaya çıkınca, Karada uyum içinde yaşayan insan, suda yaşamaya yeltenirse, uyumsuzluktan dolayı hayatı sona erer. Çünkü Canlı organlar uyum yeteneğini kaybedince, ölürler.

Tohum toprakla uyumlu olursa ağaç, uyumsuz olursa mezar olur.

 

İnsanın saadeti, akıl-irade-vicdanın uyumuyla mümkündür. Bunlar arasındaki uyum, Dünya hayatını cennete dönüştürürken, Uyumsuzluk, adeta cehenneme dönüştürür.

Uyum, sonuç odaklı değil, süreç ve emek odaklı bir anlayışla geleceği inşadır.

Uyum, tevazu odaklıdır. Zira “Tevazu, uyumun sigortasıdır.”

 

Uyumsuzluk, kibir odaklıdır. Çünkü kibir, uyumun sigortasını attırandır.

Uyum, iş-birliği ve iş-bölümünü esas alır. Hedefe odaklananlar, bu bütünün onurlu elemanlarıdır.

1 Yorum

Zeki Akca ( Akd

Zeki Akca ( Akd

04 Nisan 2021
Uyku ve uyum ile ilgili çok güzel bir yazı olmuş. Ölüm uyku uyum ve uyumsuzluk arasındaki ilişki ancak bu kadar güzel an

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri