PROF.DR.ŞEMSETTİN DURSUN

Eğitimde temel unsurlar nelerdir?

Sevgi merkezli ve insan odaklı bir anlayışla verilen eğitim, çocuğun severek bilgi edinmesini sağladığı gibi, akıl- kalp- ruh dengesini sağlayan ve çocuğun şahsiyetini inşa eden bir süreçtir. Bu eğitim süreci, düzgün yürürse, yaratılış fıtratına uygun doğal hayatın inşasına süreklilik ve hayatiyet kazandırır.

 

Çocuk eğitiminde üç temel unsur vardır: Öğrenci, öğretmen ve ebeveyn. Bu üç bileşen, uyumlu, dengeli ve iletişim içinde, sorumluluk bilinciyle hareket ederlerse hedefe ulaşılır. “Bir okul, ancak öğretmenleri kadar iyi olur” der bir bilge kişi. Öğretmen, eğitimin inşasında temel unsurdur. Aile, bu inşada yardımcı öğedir. Ailenin katkısı, büyük önem taşır. Öğrencinin derse ilgisi, sorumluluğu ve motivasyonu başarıyı kaçınılmaz kılar.

 

 

Temel kavramlar

 

Kayserililere göre başarının dört temel unsuru vardır. Bu dört unsur bir araya gelince başarı sağlanır. Anadolu’nun faklı yerlerinde de kullanılan bu tabirler şu şekilde sıralanır: Annenin ketesi, babanın kesesi, öğretmenin nefesi, öğrencinin hevesi... İrfani gelenekten gelen bu temel parametreler ışığında çocuk eğitiminde dikkat edilmesi ve içinin doldurulması gereken temel kavramlar neler olabilir diye düşündüğümüzde, şunları sıralayabiliriz.

 

Öz değer: Öz değer, kişinin kendisi hakkında ne hissettiğidir. Bu bağlamda her bir birey, farklı öz değerlere sahip olabilir. Öz değer, aynı zamanda öz saygının ve motivasyonun temelini teşkil eder. Öz değer içseldir. İçsel olan öz değer, dışa yansır. Çocuklardaki öz değer çok kırılgandır. Öğretmenler ve ebeveynler bu kırılganlığı dikkate alan bir yaklaşımla yaklaşmaları oldukça önemlidir.

 

Öz güven: Özgüven, kişinin kendi özelliklerinin ne ölçüde olumlu ya da olumsuz olduğu hakkındaki yorumu şeklinde tanımlanabilir.Özgüven önemli bir kişilik özelliğidir. Sorunlarla baş etmemizi ve zorluklara karşı dayanmamızı sağlayan önemli bir özelliktir.

 

Çocuk, içinde bulunduğu sosyal katmanda taleplerini, beklentilerini, itirazlarını yerine getiren, soran, soruşturan, sorgulayan, analiz eden, edilgen değil etken ve etkin olduğunu ortaya koyarak en üst seviyede özgüven duygusuna sahip olduğunu kanıtlamalıdır. Özgüveni gelişmiş çocukların akademik başarıları yüksek olur. Ama ukalalıkla özgüvenin aynı şey olmadığını da hatırlatmak isterim.

 

 

Motivasyon: Davranışa enerji sağlayan, organizmanın içindeki ve çevredeki güç olarak tanımlanır. Motivasyon, davranışlarımıza, tutum ve tavırlarımıza hareketlilik kazandırır. Önümüze hedefler koymamızı sağlar.

 

Motivasyon bizlerin içindeki umut çekirdeğidir. Bu umudu kırmamak, aksine yeşertmek, vereceğimiz cesaretlendirici katkılarla onun büyümesini ve umut çınarı haline gelmesine katkı sağlamak gerekmektedir.

 

Motivasyon, çocuklarımızın geleceğini inşa etmede, daha ileriye gitmesini sağlayan önemli bir unsurdur. Her bir çocukta bir potansiyel akıl mevcuttur. Motivasyon, marifetiyle bu “potansiyel aklı” “kinetik akla” dönüştürmeliyiz.

 

Hayal Gücü: Çocuklarımızda var olan hayal güçlerini doyasıya kullanmasına hem fırsat hem de ortam sağlamalıyız. Bu, çocukların zihinsel fonksiyonlarının gelişmesine katkı yapar. Hayal gücü, çocuğun düşüncelerinin, duygularının daha ileri noktalara gelmesine yardımcı olur. Çocuğun hayal dünyasını açmada, hiçbir sınırlama getirilmemeli. Bu duyguları paylaşılmalı ve çocuklar cesaretlendirilmelidir. Duygular, düşünceler çocuğun dünyasında önemli kilometre taşlarıdır.

 

Gelecek Tasavvuru: Çocukluk dönemi, kişiliğin oluşmasında önemli bir evredir. Bu evrede, çocuk zihinsel ve fiziksel olarak gelişirken bir birey olduğunun farkına varır. Çocuğun gelecek tasavvurunu inşa ederken dört başı mamur bir hassasiyetle yaklaşılmalı, çocuğun midesinin ihtiyaç duyduğu gıdaları vermemiz ne kadar bir gereklilikse, kalbinin ve ruhunun ihtiyaç duyduğu gıdaları vermemiz de o kadar bir gerekliliktir. Aklın ve kalbin inşasını dikkate almayan bir gelecek tasavvuru eksik bir tasavvurdur. Aklı ve kalbi birlikte düşünmek ve bunlar arasındaki koordinasyonu sağlamak, “ilim- irfan” merkezli bir yaklaşım olduğu gibi, aklın ve kalbin inşasında da temel bir yaklaşımdır. Çocuklar, geleceğimizdir.

 

Korku Merkezli Bir Yaklaşımdan Kaçınmak: Korku ikliminde bilgi yeşermez. İnsanlar korktuğu ya da korkutulduğu zaman beyinde öğrenmeyi salgılayan madde ya yavaşlar ya da durur. Korkunun şiddetiyle öğrenme, ters orantılıdır. Korku çok şiddetli olduğunda, öğrenmeyi salgılayan madde durur. Korkunun şiddeti minimize edildiğinde, öğrenme maksimize olur. İnsan merkezli, sevgi odaklı ve pedagojik bir yaklaşımla eğitim- öğretim faaliyetlerini gerçekleştirdiğimiz zaman, çocukların severek ve inanarak öğrenmeyi gerçekleştirdikleri görülecektir. “Zorla güzellik olmaz” sözü de eğitimde önemli bir yaklaşımdır.

 

 

Çocuklar Arasında Mukayese Yapmamak: Gerek aile ortamında kardeşler arasında gerekse okul ortamında öğrenciler arasında mukayese (karşılaştırma) yapmak doğru değildir. Bu, çocuklarda kıskançlığa ya da kin ve nefrete yol açabilir. Çocuklarımızla dost olmalıyız. Onları onore etmeli, onlara değer verdiğimizi ve sevdiğimizi belirtmeli-ifade etmeliyiz. Onur bakımından bir çocuğun, bir müstahdemin ya da yüksek seviyede bir kişinin onuru aynıdır. Çocuğun onurunu dikkate alan bir anlayış, çocuğun gelişmesine, olgunlaşmasına katkı yapar.

 

Sabırlı Olmak: Çocuğu büyütmek, eğitmek kolay bir şey değildir. Anneler, sadece çocuk doğurmazlar, bir toplumu inşa ederler. Öğretmenler de bu toplumu eğitirler. Toplumu inşa etmede ve eğitmede rol alan anneler ve öğretmenler, “Dünya hayatının ziyneti” olan çocukları, bütün toplumsal katmanlara yararlı olacak şekilde yetişmeleri noktasında, bir misyon yüklenmişlerdir. Bu misyon, çok kutsal ve zorlu bir meslektir. Mesleği icra ederken, sabrı kuşanmamız, sevgiyle yaklaşmamız ve sempatik davranmamız gerekmektedir.

 

Sevgiyle yaklaşmak: Bir bilge kişi; ”İnsanlar ekmekle doyar, emekle büyür ve sevgiyle yaşarlar” der. Sevgisiz büyüyen çocuklar, toplumun başına bela olurlar. Bir sevgi toplumunu inşa etmek, herkesin ve kesimin sorumluluğudur. Şunu unutmamalıyız ki, çocuklarımızın hem bedenleri hem de emekleri bizim emanetimizdir. Bu emanete iyi bakmamız, iyi değerlendirmemiz hem insani hem de İslami bir yükümlülüktür. İnsan yetiştirmek ve eğitmek bir sevda işidir. Bu işin mayasında sevgi vardır. Başarımızın sırrı ve yaşamanın anahtarı sevgidir.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri