HALİL EL

KERİM DEVLETİN UFKUNDA YENİ TÜRKİYE YÜZYILI

Bir sabah…

Anadolu’da bir köy kahvesinde sedire yaslanmış bir ihtiyar anlatıyor:

 

— Evladım…

— Devlet, sadece adalet dağıtmaz.

— Aynı zamanda yaraları sarar…  dert dinler…

— Omuz olur, gölge olur, insanın kalbine değerse kerim olur.

 

Bu cümle, çaydan daha sıcaktı.

Çünkü içinde hem yaşanmışlık vardı, hem gelecek vardı.

 

Bugün Türkiye, “yeni yüzyıl vizyonunu”  konuşuyor.

Ekonomi…  savunma sanayi… yeşil dönüşüm… teknoloji…

Elbette bunlar çok önemli.

Ama şu soru daha hayati:

 

Bu büyük hedeflere nasıl bir devlet aklıyla ulaşacağız?

 

Cevap açık:

Yeni yüzyılın temeli kerim devlet anlayışıyla atılmalı.

 

Yani…

Kibirle değil tevazuyla,

Emirle değil empatiyle,

Korkutarak değil, güven vererek büyüyen bir devlet…

 

Çünkü bu toplum…

Zamanla birçok kırılma, kayıp, kırgınlık, acı ve  travma yaşadı.

Bazısı tarihsel…

Bazısı yakın zamanda…

Ve bazıları hâlâ tazeyken,

kimi görevlilerin duyarsız, hatta kışkırtıcı davranışları,

bu yaraları daha da derinleştiriyor. Ayrıca nesebi ne olursa olsun faşizan tavırlardan kaçınılmalı, kirli bilinçaltı süpürülmeli, Türkiye’de 86 milyon kişinin eşit ve birinci sınıf vatandaş olduğu, ülkenin sahibi olduğu kulaklara küpe yapılmalıdır.

 

Devletin eli merhem olmalı…

Ateşe su dökmeli, yangına körükle değil vicdanla yaklaşmalı.

 

Toplumun incinmiş hafızasına saygı gösterilmeden,

gelecek inşa edilemez.

 

Bu yüzden:

 

Devletin her biriminde görev yapanlar,

Toplumsal travmalara, kırgınlıklara karşı azami hassasiyet göstermeli.

Onur kırıcı sözlerden, küçümseyici tavırlardan uzak durmalıdır.

Nefret suçu toplumda en ağır ve en tehlikeli suçlardan biri olarak görülmelidir.

 

 

Çünkü…

Bir vatandaş devlet dairesinde aşağılanıyorsa,

orada sadece kişi değil, devlete olan inanç da kırılır.

 

Unutulmamalıdır ki:

 

Temel hak ve özgürlüklerin korunması,

Yalnızca bir anayasa maddesi değil, bir devletin varlık sebebidir.

 

Bir milletin huzuru, güveni ve umudu,

ancak bu hakların korunduğu bir sistemde yeşerir.

 

Kerim devlet demek…

Yargılayan değil, anlayan…

Azarlayan değil, dinleyen…

Ayrıştıran değil, birleştiren devlettir.

 

Herkesin kendini ait hissettiği,

Kimsenin öteki olmadığını düşündüğü,

Her vatandaşın “burası benim vatanım, benim devletim” diyebildiği bir yapı.

 

Bu yüzden yeni yüzyıl:

Devletin vicdanla yeniden yapılanma yüzyılı olmalıdır.

 

Devletin dili değişmeli.

Üslubu yumuşamalı.

Yetkisiyle değil, yüreğiyle konuşmalıdır.

 

Sorum şu:

Devletin kapısından içeri giren vatandaş,

 

“Burada bana adil davranılacak” diyebiliyor mu?

“Onurum zedelenmeyecek, hakkım korunacak” diye güven duyuyor mu?

 

Cevap hayırsa, orada bir şey eksiktir.

 

Kerim devletin yöneticileri,

Hangi unvana sahip olurlarsa olsunlar,

Unutmamalıdırlar ki:

 

Millete efendi değil, hizmetkâr olmak için oradalar.

 

Bu görev, bir maaş bordrosu değil,

Milletin kalbinde, zihninde en kıymetli emanettir.

 

Adaletle hükmetmek yetmez,

Adaletle hissettirmek gerekir.

Sadece mahkeme salonunda değil,

Bir nüfus memurunun, bir polis memurunun, bir savcının, bir doktorun davranışında da görünmelidir.

 

Türkiye Yüzyılı işte böyle başlar:

Kerim bir devlet aklıyla,

Güven veren bir yönetimle,

Tüm toplumu kuşatan bir vicdanla…

 

Halil EL

[email protected]

Margisad,Migimar yönetim Kurulu Başkanı.

Doğu ve Güneydoğu Kültür Sanat Derneği Yüksek İstişare Kurulu Bölge Başkanı

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri