- 15 Kasim 2025 - Menfaat Bitince Selam da Biter mi?
- 27 Agustos 2025 - ALTIN ÇOCUK
- 06 Agustos 2025 - Güney Penceresi
- 23 Temmuz 2025 - Hayata bir VİRGÜL koyun
- 14 Temmuz 2025 - Övünerek öldürenler, susarak suça ortak olanlar.
- 11 Haziran 2025 - Bir Kolide Umut: Genç Girişimci Ömer’in Hayat Mücadelesi
- 20 Ocak 2024 - KAN'A DEĞER KATMAK
MUHYEDDİN BEYCAN
BİZİ ALDATMA! ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR.
Her gün yeni bir şeye uyanıyor, tahmin edemeyeceğimiz, aklımızın ucundan dahi geçmeyen,
Sağlığımızı ve toplumsal değerlerimizi altüst eden yeni yeni şeylerle karşılaşıyoruz.
Ne yazık ki, hem sağlığımızdan oluyor hem de değerlerimizi kaybediyoruz.
Yediğimiz, yedirdiklerimizin içine neler kattıklarını son günlerde daha çok duymamaya başladık. Kokorece viski, ciğere bira, zeytinyağına bitkisel yağlar, süt yerine su eklemek ya da süt yerine süt tozu kullanmak, köfteye domuz eti, dana-kuzu eti yerine at- eşek eti, dana kıyma yerine tavuk ve kemik, şeker yerine glikoz, bal yerine glikoz veya fruktoz şurubu eklenmesi gibi sayamadığımız, bilmediğimiz taklit veya tağşiş edilmiş gıdalar…
Bunların tümü, maliyeti düşürme amacıyla yapılan hileler… Daha fazla kar, daha fazla para için…Kandırmalar…
Bu saydıklarım belki de yapılanların %10’u kadar bir oran. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Tağşiş Taklit yapılan gıdaların bulunduğu liste o kadar uzun ki..
“Pekii bu duruma nasıl geldik?”
Takdir edersiniz ki, bu kısa bir zamanda olan yahut aniden gelişen bir durum değil. Yüzyıllara yayılmış, son yıllarda makineleşmeyle beraber daha da artan bir durum.
Bizim bu duruma gelmemizin en büyük nedenlerinden biri, denetimin yetersiz olmasıyla beraber dini ve örfi değerlerinden uzaklaşıyor oluşumuz.
Doğru yerine yalanı, iyilik yerine kötülüğü, dostluk yerine düşmanlığı, aile yerine bireyselliği, iman yerine isyanı, anne- baba- kardeş yerine köpeği, kediyi ve daha sayamadığımız birçok değer yerine bilmemezlikleri koyduğumuzdan beri insanlar ve toplum değerleri değişmeye başladı.
Bizler toplum olarak bu değerlerden uzaklaştıkça yapılan yanlışlar da artmaya devam edecektir.
"Çok karamsar bir tablo çizdiniz" dediğinizi duyar gibiyim. Evet görmek ve duymak istediğimiz bir tablo olduğunu söyleyemem. Ama bu tablo, bizim karnemiz; sosyal yaşantımızın içine düştüğü yaşantımızın karnesi.
Bu yapılanları Peygamber Efendimiz döneminde de görüyoruz. Peygamber Efendimiz pazarı dolaşırken bir buğday yığını görür ve elini içine sokar. Buğdayın içinin nemli ve ıslak olduğunu fark edip buğday sahibine sebebini sorar. Buğday sahibi “Efendim, yağmur yağmıştı, içi ıslak kalmış” der. Efendimiz bunun üzerine doğru ve yanlışı birbirinden ayırt etme titizliğini sağlamada bize kılavuz olacak o meşhur sözünü söyler;
“Bizi aldatan bizden değildir.”
Evet bugün, tüm bu yaşananlara baktığımızda şunu net bir şekilde görüyoruz;
“Bizi aldatan bizden değil”




Henüz Yorum yok