- 27 Agustos 2025 - ALTIN ÇOCUK
- 06 Agustos 2025 - Güney Penceresi
- 23 Temmuz 2025 - Hayata bir VİRGÜL koyun
- 14 Temmuz 2025 - Övünerek öldürenler, susarak suça ortak olanlar.
- 11 Haziran 2025 - Bir Kolide Umut: Genç Girişimci Ömer’in Hayat Mücadelesi
- 30 Ekim 2024 - BİZİ ALDATMA! ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR.
- 20 Ocak 2024 - KAN'A DEĞER KATMAK
MUHYEDDİN BEYCAN
Menfaat Bitince Selam da Biter mi?
Hayatın hengâmesi içinde yolumuz mutlaka birilerine çıkar. Birinden bir şey isteriz, bir yardım bekleriz; hele konu para olunca işin rengi daha da değişir. İnsan bazen kendisine uzatılan bir elin ardından, omuzlarına görünmez bir minnet yükü bindiğini hisseder. Oysa vefa… Vefa tam da o yük kalktığında, iş bitip herkes kendi yoluna döndüğünde ortaya çıkması gereken bir erdemdir. Ama ne yazık ki çoğu kez işler böyle yürümez; hayal kırıklığına uğrayanlar çoktur.
Bu mesele üzerine zamanında bir hikâye kaleme almıştım. Notlarımın arasında yeniden karşıma çıkınca, sizinle de paylaşmak istedim. Biraz uzun bir yazı ama okumaya değer. Gelin, hikâyeyi anlatıcısının ağzından dinleyelim…
“Bir zamanlar Batman Ulu Cami civarında mutfak eşyaları tamiri yapıyordum, yani öyle çok zengin falan değildim, kendi halimde bir esnaftım. Yeni Çarşı’da (2. Cadde) bir esnaf arkadaşım vardı. Giyim mağazası işletiyordu.
Başlarda iyiyiz, hoşuz. Selamımız sabahımız var. Ama ne zaman ki işleri biraz yoluna girdi, dükkânı büyüttü, işte o zaman bu adamın yüzü değişmeye başladı. İnanın, aynı caddede yürüdüğümüz halde, göz göze gelmemek için başını öteye çeviren tiplerden oldu. Selamı kesti, eski kelamımızı unuttu. Sanki ben artık onun seviyesinde değildim. Sabah işe giderken beni görmemezlikten geliyor selam vermemek için başka yere bakıyormuş gibi önümden geçip gidiyordu. Bu tavır beni gerçekten yaralamıştı.
Ta ki ona küçük bir "oyun" oynayana kadar. Bir gün sabahleyin yine geçerken onu durdurdum. hal hatır sordum. Laf arasında, sanki birine soruyormuşum gibi sordum:
- “Ya sence 50 milyarı olan biri bu devirde ne iş yapabilir?”
Adamın yüzündeki o donuk ifade anında değişti. Gözleri parladı, dudaklarında samimi (!) bir gülümseme belirdi. "Neler yapılmaz ki..." derken bir çok iş ve yatırım aracı saydı. Sonra da bana akıl vermeye kalktı: "Ama bu devirde kimseye güvenmeyeceksin, paranı sakla, kimseye verme." Ne hikmetse, sanki o paranın sahibi benmişim gibi konuşuyordu.
Geri Dönen Selamlar ve Gerçek Niyet
İşte o an, bir anda "zengin" ilan edildim! Sanki o 50 milyar benim cebimdeydi. O günden sonra ne oldu dersiniz? Daha birkaç gün önce selamı esirgeyen adam, her gördüğünde gülümsemeler, sıcak laflar, ardı ardına selamlar göndermeye başladı. Dostluğumuz (!) yeniden filizleniyordu.
Bu durum içimi acıtıyordu ama sabrettim. Sonra beklenen haber geldi. Ortak bir tanıdık çıkageldi, biraz çekinerek anlattı:
- “Ya senin o arkadaşın var ya... Senden bir miktar borç istemeye utanıyor. Yardımcı olabilir misin?”
Şimdi sıra bendeydi. Gözlerinin içine baktım ve cevabı yapıştırdım:
- “Doğrudur, para var. Hem de çok var. Ama maalesef... o para bende değil!” evet para vardı hatta daha fazlası da var. Hayal edemeyeceğimiz kadar para var amma benim yoktu. Ona da bu kadar param var dememiştim. Ama o yanlış anlamış o kadar paramın olduğunu zannetmişti.
Ve ne oldu dersiniz? Selamlar yine kesildi, gülümsemeler yavaş yavaş silindi. Çünkü 'zenginlik' hayali sönmüş, o beklenti kapısı kapanmıştı. Benimle işi bitmişti.
İnsanı Değerli Kılan Nedir?
Bu yaşadığım olay, maalesef insan ilişkilerimizin acı bir özeti gibi. Çoğu kişi seni sen olduğun için değil, sahip olduğun (varsayılan) şeyler için seviyor. İşin düştüğünde seni fark eden, çıkarı kalmayınca yüzünü dönen bu insanlar... Onlar sadece birer menfaat avcısı.
Ben kendi payıma düşeni çok net öğrendim:
İnsanı menfaati kadar sevenler çok olabilir. Ama menfaati olmadan da sevenler, işte onlar benim gerçek dostumdur.
Unutmayın, sizi parasıyla ya da makamıyla değerlendirmeyen insanlar, sizin gerçek servetinizdir.”




Henüz Yorum yok