PROF. DR. ŞEMSETTİN DURSUN

DİL-SÖZ İLŞKİSİ

Medeniyet tasavvurumuzda dilin ve sözün yeri oldukça önemlidir. İnsanı merkeze alan medeniyetimiz, hem söz medeniyetidir hem de dil medeniyetidir.

“İnsan natık bir varlıktır. Natıkın nutku mantıklı olmalıdır.” Yani konuşmacının konuşması, mantıklı esaslar üzerine olmalıdır. Natık, nutuk ve mantıkın etimolojik kök anlamları aynıdır. Aynı kökten türeyen kelimelerdir.

 

Yusuf Has Hacip, “ İnsanın süsü yüzüdür, yüzün süsü gözdür. Aklın süsü dildir, dilin süsü sözdür.” diyerek bu kavramlar arasındaki ilişki bağını ‘altın oran’da ortaya koymuştur. Dolayısıyla; İlime, bilime, bilgiye, hikmete, irfana ve tasavvura dayalı söz, dili taçlandırır, dil de aklı taçlandırır. Aksi halde, ne taçlanmış dilden ne de taçlanmış akıldan söz edilebilir. Zira, “Üslubu beyan, aynıyla insandır.” Bir kişinin kişiliği, şahsiyeti, onuru konuşmasındaki usluba yansır. Iletişimde uslup, oldukça önemlidir.

Sadi Şirazi, “ Yanlış üslup, doğru sözün celladıdır.” diyerek üslup konusunda en can alıcı hükmünü vermiştir.

Elmalılı Hamdi Yazır;

“İlahi! Hamdimi sözüme sertac ettim,

Zikrini kalbime mirac ettim.

Kitabını kendime minhac ettim.

Ben yoktum sen var ettin.

Varlığını haberdar ettin.

Kalbimi aşkınla bikarar ettin.”

diyerek sözün; nezaket, nezahet, hikmet ve irfanını ortaya koymuştu.

Söz insana benzer. Nasıl ki insanın iyisi, kötüsü, güzeli çirkini varsa; sözün de iyisi kötüsü, güzeli çirkini vardır. “Güzel sözün misali güzel ağaç gibidir. Bu ağacın kökü sağlam, dalları göğe uzanmıştır. Meyvesi her zaman yenir. Mevsimi geçmez. Çirkin bir söz ise kötü bir ağaç gibidir. Köksüz ve kararsızdır. Meyvesi olmaz olsa da yenmez. “ (14/İbrahim,24)

 

Burada güzel söz, güzel ağaca benzetilmiş ve güzel ağaç da  kökü sağlam olan ağaç olarak tasvir edilmiştir.Dolayısıyla güzel söz de, kökü medeniyet havzamızdan beslenen sözdür. Kötü söz ise, köksüz, meyvesi olmayan kötü ağaca benzetilmiş. Nasıl ki köksüz ve meyvesi olmayan bir ağacın kimseye faydası yoksa, medeniyet havzamızdan beslenmeyen sözlerin topluma hiçbir faydasının olmayacağı aşikardır.

 Mehmet Görmez, “Kalbin Erbaini” adlı eserinde, “ Eğer ağızdan çıkan söz, boş ve o beyhude ise sadce bir lafızdır. Henüz ‘kavl’e, ‘kelime’ye, ‘kelam’a dönüşmemiştir. Henüz beyana ve hitaba layık değildir. Aynı şekilde  eğer bu söz ‘okunan bir söz’ ise Kur’an olmuştur. Kur’an, ‘okunan söz’ demektir;  ‘Kitab’ ise ‘yazılan söz’ demektir. Bizim kitabımız hem kitabdır hem de Kur’an. Hem yazılan bir sözdür hem de okunan bir söz. Ağızdan çıkan söz başkasına verilmişse bu bir ahiddir. Ağızdan çıkan söz karşılıklı şartlara bağlanmışsa bu da  bir akiddir. Ancak bu sözün haikat terazisinde değeri yoksa lağvdır. Lağv, Kur’anın en çok kullandığı, üzerinde durduğu kelimelerden bir tanesidir. Lağv, ‘boş, beyhude, anlamsız, faydasız’ demektir.

 

Hiç kuşkusuz, güzel ve sahih bir söz salih bir eylemi gerçekleştirir. Salih bir amel/eylem için salih bir niyetle ve sahih bir düşünceyle yola revan olmak gereki. Güzel bakmak, güzel görmek, güzel düşünmek , güzel sözleri özenle seçerk  güzel konuşmak ve hayatımızı bu güzellikler üzerine inşa etmek,  hayatı anlamlı kılmanın yegane yoludur.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri