GÜLÇİN TÜZEL DOKUR
BİR FUARIN ARDINDAN
8.Uluslararası CNR Kitap Fuarı 26 Mart-03 Nisan tarihleri arasında yapılarak dün sona erdi.
Biz Güvercin Yayınevi olarak, kuruluş tarihimizin çok yeni olmasına rağmen, altı aylık bir sürede ikinci kitap fuarına katılmış olmaktan, okurlarla, yeni yazarlarla buluşmamızdan ve değerli yazarlarımıza imza günü düzenlemiş olmaktan dolayı mutluyuz.
Katıldığımız ilk Tuzla Kitap Fuarında bir yazarımız ,beş kitabımız varken, altı ay sonra katıldığımız Cnr Kitap Fuarında ise; altı yazarımız ve Güvercin Yayınevi’nden çıkan on iki kitabımız vardı.
Bu demek oluyor ki; emin ama hızlı adımlarla, yazar memnuniyeti ile doğru yolda kararlı bir şekilde yürüdüğümüzün göstergesidir.
Gelelim fuar organizasyonu ve yaşananlara…
Fuarın şeması duvarlara karekod olarak asılmış, şu anda revaçta olan uygulama ile.Yediden yetmişe gezilebilen bir fuarda bu uygulamayı aktif olarak kullanan da kullanamayan da var haliyle.O nedenle, keşke şemaların görseli de duvarlara, görülebilen yerlere asılsaydı, imza günü yapan yayınevlerinin listesi eklenip, arada anonsu yapılabilseydi.Gelen ziyaretçilerin yazarlarla sohbeti, kitap tanıtımları için bu önemli bir detaydı.
Fuar organizasyonundan son anda haberimiz olup, katılım sağladığımızdan, bizim adımız bile yoktu.Yani katılım listesi güncellenmemişti.
Hayalet Yayınevi gibi katıldık, gezenler standımıza bakıp adımızı gördü.
Kitap Fuarı olmasına rağmen, her nedense farklı sektörler de vardı, traktör parçaları icadı, ebru sanatı, takı gibi…
Bu fuarda beni en çok iki şey üzdü.
Benim gözümde fuar; tanıtım ve ürün sergilemektir.
Kelime anlamına tam olarak baktığımızda ise; tanımı şöyledir:’Belli zamanlarda, belli yerlerde ve belli süre mal sergilemek, ürün tanıtmak ve ticaret bağlantıları kurmak ereğiyle açılan büyük pazar.’’
Kitap yazabilen ve bunu okuyucuya sunan bir yazarın, kaleminin verdiği bir ağırlığı olması lazım.Ama gördüklerim beni hüsrana uğrattı.Fuarda yürüyenleri çeviren, çocuklara zorla bir şey satmak isteyen, hatta onlara para teklif edip, standlarındaki kitaplardan ellerine tutuşturup ‘’Hadi sat gel’’ diyenleri, başka standa bakan kişilere seslenip, kendi standlarına davet edenleri.Bir standa misafir gelen, sohbet ederken dinleyenleri, sohbetleri bölenleri…
Okullara gelince; fuar boyunca ilkokuldan liseye kadar öğrenci geldi.Öğretmenin ilgi alanı ne ise; çocuklar o standlara baktı, çoğunun fuardan haberi olmadan geldiklerini ve harçlıkları olmadığından kitap alamadıklarını öğrendim.Gerçekten okuma isteği olan çocuğa da parası olmasa da kitap hediye ettik yayınevi olarak.
Çocukların bir çoğu Kore baskısı siyah çizimle yapılmış ,kitap kapağı tersten açılan çizgi roman tercih etti, ya da odalarına asacakları yine siyah, çizgilerinin ne anlama geldiğini anlamadığım posterler…
Fuar boyunca sadece bir çocuk standımıza gelerek ‘’Özet çıkarabileceğim bir kitabınız var mı?’’ Diye sordu.
Eğitime verilen önem, ilgi alanları, pandemi süresince okula gidemeyen öğrencilerin iyice okuldan uzaklaştıklarını ve sanal alemlere daldıklarını görmek, gerçekten çok üzdü.
Güzel şeyler yok muydu?Elbette vardı, kendi kariyerlerlerinde başarılı, çıkardıkları kitaplarla ilgi odağı olan, avukat, doktor, kişisel gelişim uzmanları ile tanışarak yeni dostlar kazandım.
Yeni bir yazar adayımız oldu, dosyasını okuyup, değerlendirdikten sonra yolumuza devam edeceğiz.
Gelelim fuarın son gününe…
Sevgili ortağım Sayın Berkan Karasu Fethiye’de yaşadığı ve öğretmen olduğu için fuarın son günü katılabildi.Saat 16.00-17.00 arası ise ‘’Günümüzdeki Yayınevleri Sorunları ve yazar Adayları’’ ile ilgili bir söyleşi yapacaktı.
Yapabildi mi? HAYIR!
Neden mi? Çünkü fuarda olmaması gereken bir şey yaşandı.
Bizden önceki söyleşi, başında takkesi ile kürsüye oturmuş bir hoca efendiye aitti.
Resmen camiide vaaz verir gibi sohbet etti, Dualara geçildi.Dinleyenler de avuçlarını açarak duaya iştirak etti, sanki biri öldü de mevlit okunuyor gibi devam etti.
Saat 16.15 hala konuşuyor, kimse demiyor ki; ‘’Başka konuşmacı sıra bekliyor!’’
Sonunda bitti…Bu kez seyircilerin oturacağı yerin önüne kümeleşerek hoca efendinin etrafına doluşup soru yağmuru başladı.Saat ilerliyor, biz kürsüye çıkamıyoruz. Dayanamayıp, ikaz ettim.
Sekiz kez anons yapıldı, ortağımın yapacağı söyleşi için…Sonunda bir çift oturdu…
Yanlarına giderek usulca sordum: Dinlemek için mi, dinlenmek için mi geldiniz? Diye.
Dinlenmek için dediler ve kalkıp gittiler.
Bu hoca efendiler hep mi birilerinin hakkına göz diker, hani kul hakkı…
İşte bir fuarın ardından gözlemlerim.
Yine de Güvercin Yayınevi olarak; bir çok yeni dost, yazar ve işlerimizle ilgili bağlantılar yaparak ayrılmanın mutluluğunu yaşadık.
Kitapsız kalmayın, okuyun ve okutun…
1 Yorum
Aslı Dağ
05 Nisan 2022