HALİL EL

Dicle’nin nazlı çiçeği: Midyat’ın 100 yıllık hikayesi ve hak ettiği gelecek

Midyat Kültür ve Sanat Festivali vesilesiyle Midyat'ta bulunan, "Midyatlı olmak benim için en büyük ünvan" diyen kıymetli dostum Hukukçu A. Haluk Kurnaz’ın bizleri onurlandıran ziyaretinde bu kadim şehri konuşurken bu makaleyi yazma fikri doğdu. Midyat’a ve bölgemize olan derin sevgisi bu düşüncenin temelini oluşturdu.

 

Tam yüz yıl önce... 1924’te Midyat, Mardin’e bağlandı. Düşünün, tam bir asır geçti. Şu kadim şehrin taş sokaklarında zaman nasıl da ağır ağır akıp gitti, kim bilir? Ama taşlar durmadı, Midyat durmadı... Tarih sessiz sedasız birikti bu topraklarda. Kimi zaman hüzünle, kimi zaman umutla baktı Midyat’ın yüzü geleceğe. Bir hazine gibi sakladı tarihini, kültürünü. Fakat artık o hazine açığa çıkmalı, o sessizlik bozulmalı! 2024 yılına gelmişken, Midyat’ın sadece Mardin’e bağlı bir ilçe olarak anılmakla yetinmeyeceğini anlamamız gerekiyor. Midyat’ın 100 yıllık kaderine yön veren, büyük eserlerle geleceği şekillendiren Belediye Başkanı Veysi Şahin, bu kadim şehrin vilayet olma yolculuğuna damgasını vurmuştur. Onun vizyoner liderliği, sadece bugünü değil, asırlık bir ufku inşa eden adımlar atmıştır. Bu toprakların ruhunu, kültürel derinliğini ve tarihi mirasını hisseden Şahin, Midyat’ı hak ettiği noktaya taşımak için kararlı adımlarla yürümüş, dev projelere imza atarak şehrin yeni bir döneme adım atmasına öncülük etmiştir. Şahin’in liderliği, Dicle’nin sularında yankılanan bu çağrıya anlam kazandırmış, Midyat’ın sesini geleceğe taşımıştır.  Evet, tam bir asır sonra, Midyat’ın kendi kimliğiyle, kendi potansiyeliyle ayağa kalkma zamanı geldi: Midyat, il olmalı! 

Midyat...

 

Dicle’nin nazlı çiçeği. Tarihi, kültürü, kokusu bin yılların derinliklerinden gelen kadim bir şehir. Burada taşlar konuşur, rüzgâr adeta tarih fısıldar. Öyle bir yer ki, yalnızca görmek yetmez; hissetmek, anlamak gerek. Her köşesi tarih, her adımı kültürle bezenmiş bu topraklar, artık hak ettiği statüye kavuşmayı bekliyor. Evet, Midyat artık vilayet olmalı.

 

Bir Açık Hava Müzesi

 

Midyat, taş evleriyle, daracık sokaklarıyla size bir zaman tünelinde olduğunuzu hissettirir. Yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın dört bir yanından gelen turistlerin büyülendiği bu şehir, kendine has mistik bir hava taşır. Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklar, adeta bir açık hava müzesi gibidir. Süryani kiliseleri, kadim manastırları, tarihi camileri, hanları, konakları, tapınakları binlerce yıllık ibadet yerleri, kültürel bir zenginlik sunar. Dicle’nin incisi olan bu şehir, tarihin izlerini taşırken geleceğe umutla bakmayı da bilir.

 

Bir Asırlık Bekleyiş: Sessizliğin Altında Yatan Zenginlik 

Bir düşünün... Dicle’ye nazır, Mezopotamya’nın kalbinde bir yer var. Bir yer ki, binlerce yılın izlerini taşır. Sadece bir şehir değil, adeta bir tarih sahnesi... Midyat. Taş evleriyle, dar sokaklarıyla, Süryani kiliseleriyle, camileriyle, her köşesi tarih kokan bu yer, yüzyıllardır

 

sessizce nefes alıyor. Ama bu sessizlik yanıltmasın sizi. Midyat, insanlık tarihinin, medeniyetlerin kesiştiği noktada. Her adımda başka bir kültürün, başka bir inancın izi var bu topraklarda. Yüzyılların birikimi bu… Tarihin biriktirdiği bir mücevher. Ama yüz yıl boyunca bu mücevher sadece bir ilçeye sığdırılmaya çalışıldı. Midyat, bir ilçe olmanın ötesinde bir yer. Burada taşlar konuşur, tarih adeta sizinle yürür. Geçmişin gölgesinde, geleceğin kapısını aralamayı bekler. Ve şimdi, o kapı açılmalı! Midyat, bu sessizliğin içindeki büyük gücüyle, artık il olmayı hak ediyor. 

 

Dicle’nin Nazlı Çiçeği Filizlenmeyi Bekliyor 

 

Bu yıl, 2024... Midyat’ın Mardin’e bağlanışının 100. yılı. Yüz yıl boyunca süren bir bağlılık... Ama aynı zamanda bir bekleyiş, bir sabır. Yıllar geçti, Midyat büyüdü, gelişti, genişledi. Ama Mardin ile olan bağları, tarihî olabilir, duygusal olabilir... Fakat artık gerçek şu ki: Midyat, kendi kimliğini bulma noktasına geldi. Dicle’nin nazlı çiçeği, filizlenmek için sabırsızlanıyor. Artık bu kadim şehir Cumhuriyetimizin 82. vilayeti olarak kendi ayakları üzerinde durmalı. Hak ettiği yönetimsel bağımsızlığı kazanmalı. Çünkü Midyat’ın zamanı geldi, hem de çoktan. 

 

Midyat İl Olursa Ne Değişir? 

 

Birçoğuna göre bu, sadece bir statü değişikliği olabilir. Ama Midyat’ın il olması, bundan çok daha fazlası. Midyat, il olduğunda bu kadim şehir daha geniş bir vizyona kavuşacak, daha büyük imkanlara sahip olacak. Turizmde patlama yaşanacak, gençler için iş olanakları artacak. Tarihî miras daha iyi korunacak, kültürel zenginlikler dünyaya daha güçlü bir şekilde sunulacak. Sadece Türkiye için değil, dünya için de bir cazibe merkezi olacak Midyat. Ve unutmayalım, Midyat yalnızca bir şehir değil, Dicle Havzası'nın kalbinde parlayan bir yıldız. İl olduğunda, bölgenin ekonomik, kültürel ve sosyal kalkınmasında öncü olacak. Midyat, Türkiye’nin büyüme hikayesinde önemli bir aktör olarak sahneye çıkacak. 

 

Yüz Yıl Sonra Yeni Bir Başlangıç 

 

1924’te Mardin’e bağlanan Midyat, şimdi 2024’te yeni bir yolculuğa hazırlanıyor. Bir asır boyunca biriktirdiği tecrübe, birikim ve potansiyel, artık yeni bir yönetimle, daha güçlü bir vizyonla ortaya çıkarılmalı. Midyat, yalnızca bir yerleşim yeri değil, bir geleceğin aynasıdır. Şimdi bu aynaya bakmalı ve yüz yılın ardından, Midyat’ı hak ettiği yere taşımalıyız. Midyat artık sessiz bir mücevher olarak kalmamalı. O mücevherin ışığı tüm Türkiye’yi aydınlatmalı. Çünkü Dicle’nin nazlı çiçeği, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında hak ettiği statüye kavuşmalı. Yüzyıllık bağlılık, yüzyıllık sabır… 

 

Hukukçu Haluk Kurnaz’ın da ifade ettiği gibi, Midyat, ikinci yüzyıla müstakil bir yolculukla adım atmalı… 

Şimdi, Midyat’ın zamanı.     

 

 

 

        Halil EL

       Margisad Başkanı

       Doğu ve Güneydoğu Kültür Sanat Derneği 

      Yüksek İstişare Kurulu Üyesi

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri