DR.MEHMET NAİM BOZ

MİMSİZ MEDENİYET “EDENİYET”

          Bilge, okumuş, gezmiş, ilmi irfanı dert edinmiş zatların güzel bir o kadar da anlamlı sözleri var meselâ; “dert söyletir” gibi… Gerçekten içinden geçtiğimiz dünyamızın son ayları belki de tarihte benzeri yaşanmamış bir vahşete sahne olmuş…

 

 Osmanlı Medeniyeti sekteye uğratılınca dönmeler acımasız bir o kadar da barbar ve hoyratça bu medeniyeti sanki çağ dışıymış gibi eleştirip anlattılar… Oysaki insanlığa hizmette 620 yıllık bir medeniyet kurmuş ve topraklardaki bütün canlılar emniyet içindeydiler. Kan dökmek yok, hunharca topyekûn insanları ve tabiattaki canlıları katletmek olmamıştı…     

Medeniyet kelimesi Arapçada; memleketleri imar ederek, insanları sosyal, ekonomik, kültürel ve ahlaki yönden refah ve huzura kavuşturmak gibi anlamlara gelir.  “Medeni”(مدني) kökünden türeyip bu kelimeden  “mim” (م)  harfini kaldırınca “deni” (دني), “medeniyet”ten de:  “M” harfini kaldırınca “edeniyet” kalır ki; Buda:  soysuz, alçak, ahlâksız ve zalim gibi anlamlara gelir.

Yukarıda dediğimiz gibi “dert söyletir”…  Yıl 1983 yurt dışına çıkacağız… O günkü Türkiye şartlarında yoğunluk ve uçak seferlerinin azlığından rezervasyon çok problemli bir durumdu. Bir tanıdık yardımcı olmak için bizi Ankara’da çok yıldızlı bir otelin aşçıbaşı olan bir dostuna gönderdi. Gittik kendimizi tanıttık sağ olsun ilgilendiler, biz de ilk sefer çok yıldızlı bir otelin restoran bölümüne girmiş olduk. Lüks, düzenli, temiz adı üzerinde çok yıldızlı. Burası çok güzel, çok lüks dedim, biraz tebessüm edip, alıp beni mutfak bölümüne götürdü, mutfak bölümüyle hizmet verilen restoran salonu arasında % 50 fark vardı. Mutfaktaki temizlik ve düzen restoran’dan çok farklıydı. Gençtik 19 yaşındaydık bu durum ileride bana çok şeyler öğretecekti. 

Yurt dışına gittik, eğitim ile geçen yıllarımız ve akademik çalışmalarda öğrendim ki batı medeniyeti de aynen yıllar önce gördüğüm restoran’ın salonu ve mutfağı gibidir. Dışarıda şatafat, sözüm ona özgürlük, hak-hukuk, adalet… Ama arka planda mutfağında ne hak-hukuk, ne adalet nede özgürlük, sadece kendileri ve dünyada belli aileler içindir. O açıdan bilge insanlarımızın da dediği gibi “M”siz medeniyet “edeniyet” gerçekten bugün ki Avrupa devletleri ve ABD’ye tamda uyuyor. 

Osmanlı Medeniyeti yıkılınca, ortaya çıkan ve hala devam eden vahşi gaddar ve barbar tabloya o günün bilge şahsiyetleri isyanlarını şöyle dile getirmişlerdir. Onlardan biri Mehmet Akif:   

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Mehmet Akif’in eleştirilerinin başında medeniyet algısı gelmektedir. O kesinlikle medeniyet karşıtı değildir. Akif, zalim sömürgeci Avrupa devletlerinin, medeniyet adı altında mazlum milletleri ezmek için kullandıkları barbarlık, gaddarlık, vahşete karşı gelmektedir. Bu bakımdan Mehmet Akif; adıyla müsemma olan gerçek medeniyete değil, “M”siz medeniyete –edeniyet’e- yanı insanlığı kahreden, eli silahlı ve kanlı, vahşi davranışlar sergileyen zihniyete karşıdır.

Bir başka bilge şahsiyet ise Said-i Nursi; o da tıpkı Akif gibi kesinlikle medeniyet karşıtı değildir.  Ancak sömürgeci Avrupa devletleri için, “Avrupa’nın ejderhaları” tabirini kullanır. Onların reisleri için, “İnsaniyetperver maskesi altında vahşi reisler” tespitini yapar. Böyle kişilerin yönlendirdiği ve başkasını yutmakla beslenen ejderhaların meydana getirdiği medeniyetten, “M”siz medeniyet olarak bahseder. Onun nazarında; “M”siz medeniyet-deniyet-; habis, nazar-ı İslam’da merdud (İslâm böyle bir medeniyeti reddeder), seyyiatı hasenatına galip (kötülükleri iyiliklerinden fazla), intibah-ı beşerle mahkûm-u inkıraz (insanlığın uyanmasıyla çökmeye mahkûm), sefih, mütemerrid, gaddar, manen vahşi, dışı süs, içi pis, beşerin nefs-i emmaresi, kurtlanmış bir ağaç görünümündedir.”

Bu gün Filistin’de (Gazza) işlenen barbarlığa, vahşete sözüm ona medeniyetin beşiği Avrupa’nın bu duruma sesiz ve sağır kalması anlatılacak gibi değildir. Bu bir inançtan ziyade, insanlık meselesidir, Güney Afrika Müslüman bir ülke mi? Hayır… Ama insani duyguları ön plana çıkmıştır ve bu katil İsrail’le ilgili uluslararası ceza mahkemesine   (UCM) müracaat etmiştir. Böylece:

 Güney Afrika ülkesi insanlığa ve tün dünyaya şunu öğretip haykırıyor: insanız ve yeryüzünün üstün varlıklarıyız, kimse kimseye ırkından, inancından, dilinden, renginden dolayı bireysel zulüm edemeyeceği gibi devlet olarak da edemez. Ederse bizde sizin kurduğunuz sistemlerinize göre de olsa ( uluslararası ceza mahkemesine   (UCM) ) çalıştırıp bu zulme karşı çıkarız.  Maalesef bugün yaşanan zulüm karşısında - birkaç ülke hariç -  suskun ve lal olmuş bir dünyadayız. 

Ya Rab! Birliğimizi, dirliğimizi ve kardeşliğimizi dâim ve kâim eyle….Mazlumları, kimsesizleri, İslâm diyarlarını ve hassaten ülkemizi her türlü fitne ve fesattan koru…. Ya Rab! Katilleri ıslah eyle, ıslahlarında hayır yoksa Kahhar sıfatınla kahr eyle…      Karınca kararınca saflar belli olsun diye siz değerli okuyucularımla bir nebzecik olsa da duygularımıza tercüman şiirimi paylaşıyorum.

                                                              FETHUN KARÎB

Ömer’in fethi ile Aksa bin beş yüz yıldır Kutsalımız,

Asırlardır Kâbe, Medine, Mescidi Aksa hep hayâlımız,

Aksa mahzun olunca Selâhaddin fetih pehlivanımız,  

Sultan Abdülhamit’ten sonra, Filistin kanayan yaramız…

  Kutsal kitapta lanetlenmiş yüzyılın zalim Yahudi’si,

Osmanlı yıkılınca dünya sarsıldı yok oldu Hamisi,

Batının özgürlük savunucuları birer Yahudi kedisi,

         Müslümanlar suskun, girmiş damarlarına dünya hevesi…

Siyonist Yahudi kudurmuş Gazze tarumar edilmiş,

Binalar, mescitler, okullar bombalara hedef seçilmiş,    

Kadın, çocuk, yaşlı demeden hasat ekini gibi biçilmiş,

Gazze’de şehit kanı, Siyonistlerce su gibi içilmiş… 

Ne insanlık, ne medeniyet, ne hak hukuk, ne vicdan,

  Bu vahşet, bu cinayet kendi toprağında hayat, zindan,

Hamas bahane, terör şahane, yok nasipleri imandan,

  Sabret, zafer yakındır; dualar dökülür sana lisandan…

  Yıllardır çile çektin ey Filistin! Yalnız kaldı Gazze garip, 

Çok can feda ettin, vahşi barbar Yahudi her tarafı sarıp,

Darmadağın et, kahramansın yağdır bombaları safları yarıp  

Müjdeler olsun sana, Nasrun Minallâhi ve Fethun Karîb,

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri