- 19 Kasim 2024 - BİR ŞEHRE ZULMETMEK
- 10 Kasim 2024 - FAKİRLİK NE KIYMETLİYMİŞ
- 31 Ekim 2024 - Karamsar değilim, kararsızlardan uzak duruyorum
- 15 Mayis 2024 - Ne gidesim var, ne kalasım
- 01 Mart 2024 - Çöp kovalarındaki civciv ölüleri
- 08 Subat 2024 - SAKLAMA SANATI
- 16 Ocak 2023 - BÖCEK KOROSU
- 22 Kasim 2021 - Çakallar ve domuzlar
- 13 Ekim 2021 - Güvercinler aç kalmasın
- 06 Ekim 2021 - Sonra Sattılar Bizi !
- 17 Agustos 2021 - Allah bir gün bile seni utandırmasın
- 11 Agustos 2021 - Ne zaman bir insana içim kaynasa
- 09 Haziran 2021 - ÜÇÜNCÜ OLDUK
- 19 Mayis 2021 - Boş ver dünyayı sen de gelsene

SELÇUK ÖZYURT
Gel de üzülme, sıkıntı etme
Küçük Nursen’in öyküsü
Gel de üzülme, sıkıntı etme
Laleli
Sanki bu dünyaya sıkıntı çekmek için gönderilmişim
Gün içinde sinirlerim o kadar fazla gerildi ki, akşama kadar sinir harbi yaşadım…
Küfür kıyamet, feryat figan…
Yaşadıklarıma, içinde bulunduğum duruma, yapmış olduğum
işlere, aksayan taraflara. Aklınıza ne geliyorsa sövüp saydım.
Bu hayatın bedenimi yıpratmasına, dişlileri arasında döndürmesine katlanacak halim kalmadı.
Çalışsan olmuyor, çalışmasan hiç olmuyor.
Didinsen bir ..ka yaramıyor…
Kendimi bildim bileli sıkıntısız günüm pek az olmuştur. İki
gün iyi günüm olsa bir sene sıkıntılı bir yaşantım olur.
Sanki bu dünyaya dert çekmek için gönderilmişim.
Yaptığım işlerin bıkkınlığından mıdır, kendi hatalarım yüzünden midir, yoksa normal bir durum mudur bilemiyorum.
Yöneticisi olduğum iş merkezinin kalabalık oluşu, akşama kadar birçok insanla uğraşıyor olmanın bıkkınlığı, kendi kitabevimin
sorunları, yayıncılık mesleğinin sıkıntıları, yazarlık sevdam, çoluk
çocuk insanı yoruyor tabi…
Gel hem geçinmek için uğraş, sonra da bir şey üretebilir miyim diye kafa yor.
Zeki Abi, bilge bir insandır
Yine sıkıntılı olduğum bugün, iş merkezinin koridorlarında
elimde sigara mırıldanarak dolaşıyorken Zeki Abi’yi gördüm.
Ne güzel! Hem kirasını, hem aidatını ödedi.
Sıkıntılı olduğum zamanlarda hem maddi hem manevi katkılarını çok görmüşümdür.
Zeki Abi, bilge bir insandır.
Zeki Abi sürekli bana nasihat verirdi…
- Sabret kardeşim, hayat güzeldir. Sıkıntısız insan yoktur. Her
darlığın sonunda bir ferahlık vardır. Sen istesen de istemesen de
sıkıntılar bir gün biter. Yaşamın ne getireceği belli olmaz.
Önceden bir kitabım çıksın diye hayal kurardın. Şimdi ise yayınevi beğenmiyorsun. Daha fazlasını istiyorsun.
Beklentilerin sonu gelmez. Bak, hayatın içinde sakat olan insanlar var. Senin sağlığın yerinde çok şükür…
Para pulun yetmediği yerler var. Ailelerimiz için yaşamak zorundayız. Zırlama lüksümüz yok….
Zeki Abi’nin hayata dair yaptığı tespitler hep doğru
çıkmıştır. Yıllardır bana ne söylemişse, sonunda hep ona hak
vermişimdir.
Zeki Abi’nin konuşmaları, cümle kurma tarzı beni hep dinlendirir. Kendi babasının şiddetli rahatsızlığında bile, biz onu teselli
edecek yerde o bizi teselli etmiştir. Babasına karşı yapılacak hizmetlerin en güzelini o yaptı, ta ki rahmetli olana kadar.
Bundan dolayı da vicdanı rahat.
Böyle kişilerin varlığı insanı mutlu ediyor...
Kaldı ki ben sürekli yazılarımda, sabırlı olmanın faydalarından
bahseder dururum.
Bende sabırdan eser yok
Fakat bende sabırdan eser yok.
Çabuk daralırım ama kolayca arkadaşlarımı kırmam.
Kendi içime atarım. Sinirli oluşumdan dolayı arkadaşlarım çok
anlayış gösterirler. Bilirler ki bu adam biraz sonra normale döner,
hep böyle kalmaz.
Çocuklarım bile bu durumdan şikayetçidirler…
Çocuklarım küçükler ama onlar da bana çekmişler… Vaktinde
yemek yemeseler, isyan bayrağını açıyorlar. Karınları doyduğu
zaman seslerini kesiyorlar. Büyük oğlum bu yıl birinci sınıfa gidecek, küçüğü daha bir yaşında.
Şimdilik bir sorunumuz yok.
İş yerinden ayrılıp kitapevine döndüm
Büyüdükleri zaman, hangi dertlerin bizi beklediğini bilmiyoruz…
İş yerinden ayrılıp kitapevine döndüm. İşçileri gönderip tek
başıma kalmak istedim.
Sinirli olduğum günler hep Tolstoy okurum…
Tolstoy beni dinlendirir.
İçeri bir abla ile özürlü bir kız çocuğu girdi
Bazen kitabı bırakıp hayal kurarım. Hayal dünyam geniş olduğu için kafamda yeni dünyalar kurup sonra bir çırpıda bozarım
bütün düşündüklerimi.
Engelli kız Nurten
Ben bu düşüncelerle hemhal olurken, kapıdan içeriye ellili
yaşlarda bir abla ile özürlü bir kız çocuğu girdi…
Kız on dört on beş yaşlarında.
Ayakları kolları bedeni rahatsız ama yürüyebiliyor. Zor da olsa
kollarını hareket ettirebiliyor, gayet güzel kendini ifade edebiliyor.
Kitaplarla dolu rafları geziyorlardı…
Benim kitaplarımdan Ben Sen ve Otogar isimli kitabı eline
almıştı. İnceledi, sonra annesine verdi. Dolaştılar yanıma geldiler.
Ben bu durumdaki insanlardan hep etkilenirim.
Hayatın kanunu karşısında, elimden bir şey gelmiyor.
Milyonlarca insan var bu şekilde yaşayan. Bu kız yaşama sevinciyle dolu, her hareketinden belli. İsminin Nursen olduğunu söyledi.
Elinde tuttuğu kitabın yazarı kendim olduğumu söyleyince,
daha çok memnun oldu.
Kitap için ücret almak istemedim, ama kırılır diye çekindim.
Cüzi bir para aldım. Sonra bir başka kitabımı alınca, ondan
para almadım, hediye ettim.
Sonra ağır adımlarla çekip gittiler.
Sanki Yüce Allah bana ders olsun diye bu aileyi yanıma göndermişti...
Hani bak da ibret al…
Sağlığın yerinde, çoluk çocuğun sağlıklı.
Daha ne istiyorsun?
Çok şükür işimiz gücümüz var.
Sonra aklımı başıma aldım, derin düşüncelere daldım.
Henüz Yorum yok